YAPILANDIRMA II - Yapılandırma sadece vade uzatmayla açıklanabilecek kadar basit değildir

Yapılandırma bugüne kadar hep vade uzatma olarak algılandı. Ne bankalar ne de borçlular likidite problemlerinin nedenlerini araştırmadan, probleme bir çözüm üretmeden, en kolay yol olarak vade uzatma vasıtası ile günü kurtardılar. Problemi ötelemek hem bankacının hem de borçlunun işine geldi, kısa vadede iki cephede de işler yolunda gözüktü. Eğer bir şirket likidite problemi yaşıyor, durma noktasına gelmişse ve mevcut durum vade uzatma şekliyle devam ettirilirse, kısa bir süre sonra gelinecek nokta gene aynıdır.

2018 yılındaki kriz, sıkıntıya giren şirketlerin ve kreditör bankaların imdadına yetişti. Artık her iki taraf için de tek suçlu vardı: “kriz”. Borçlu şirketler, krizi bahane ederek bankalardan yapılandırma talebinde bulunurken, bankalar da krizi bahane ederek mevcut risklerini azaltma yoluna gittiler. Bu gibi durumlarda genelde problemler krize ve konjonktüre bağlanır ki, doğru bir yaklaşım değildir.

Finansal yapılandırmaya ihtiyaç duyuluyorsa önce problemi teşhis etmek gerekir. Sonrasında mevcut şartları göz önünde bulundurarak stratejileri gözden geçirip, yeni bir oyun planı ile şirketin yönünü değiştirmek gerekir, yani bir “dönüşüm / turnaround projesi” hazırlamak ve uygulamak şarttır.

Dönüşüm projelerinde 3 kritik faktör vardır:

I. Likiditenin yanında “zaman” en kısıtlayıcı ve zorlayıcı faktördür
II. İyi bir “oyun planına” sahip olmak önemlidir, “deneme yanılmaya” yer yoktur
III. Dönüşüm projesini hayata geçirecek “doğru ekibe” ihtiyaç vardır

Şirket ortakları ve yönetiminin problemi inkar etmesi ya da algılayamaması ile dönüşüm projesi ters düşer. Burada önemli olan şirket yönetiminin problemi zamanında algılaması, kabullenmesi ve samimi bir niyetle önlem almasıdır.

Banka tarafında finansal borçların yapılandırılması ancak başarılı bir “dönüşüm projesi” ve uygulaması ile anlam kazanır.

Başar S. Yücel